24 Ocak 2019 Perşembe

19 Ocak 2019 Cumartesi

ÖYKÜ


EMİR NAME’YLE EVLENECEK Mİ?
Emir, Yeni Boğaziçi köyünde oturan genç, havalı, paralı bir delikanlı…  Uzun boylu, atletik, esmer, yeşil gözlü, otuzuna yakın… Yakışıklı olduğu için genç kızların yüreğini hoplatıyor, çapkın çocuk… Name, Mağusa ’da yaşayan, gelecek hayalleri olan güzel, etine dolgun, sarışın bir kadın… Başarısız bir evlilik deneyimi ardından ayrılmış, ailesinin yanına dönmüş; çocuğu yok, yeni bir evlilik hayali kuruyor; o da diğer kadınlar gibi anne olmak istiyor. Aralarında söz kesmişler… Name, Emir’i evliliğe ikna etmeye çalışırken, Emir sürekli kaçamak yanıtlar vererek uzatmalı bir aşk ilişkisi peşinde…
Name: Evet, anlat bakalım Emir? Evlendikten sonra nereye taşınacağız? Beni ne doktorlar, mühendisler istedi de gitmedim… Doğrusu, bana prenses hayatı yaşatacaksın diye ümit ederim. Evlenip kiralarda sürünmek istemem, annem de istemez hem… Damat dediğin elini taşın altına koyar, karısını gül gibi yaşatır der… E, ne yapacağız, nereye yerleşeceğiz evlenince?
Emir: Name ’cim Yeni Boğaziçi’nde babamın bir dönüm arazisi var, orayı ilerde inşaat şirketine vereceğiz, on katlı apartman yapacak, bize de üç tane daire verecekmiş… Bekleriz.
Name: Neyi beklersiniz?
Emir: Emirnamenin iptalini bekleriz… Hükümet Mağusa’yla İskele ’de apartman yapılmasın diye bir emirname çıkaracakmış, karar iptal edilsin de bizim arazi değerlensin diye bekleriz.
Name: Bana ne hükümetten, emirnameden! E, bizim evliliğimiz ne olacak, ne zaman evleneceğiz Emir biz? Ben senin umurunda mıyım? Bizim evliliğimiz hükümete mi bağlıdır yani? (Ühü ühü ühü…)
Emir: Ağlama aşkım, tabi ki umurumdasın, hem de her zaman… Ama her şeyin bir sırası var, her şey hal usul inan… Acele evlenip de ne yapacağız? Şeker suya mı düştü?
Name: Acele evlenip de ne yapacakmışız, lafa bak! Otuz beş yaşıma geldim Emir Bey! Ne zaman anne olacağım ben? Yaşım geçiyor yaşım!
Emir: Yahu, biraz geç anne olursan ne olur tatlım? Hem hayat tecrüben arttığı için daha iyi bakarsın çocuğumuza, muntazam ilgilenirsin, ihtiyaçlarını daha kolay giderirsin.
Name: Ben ev ve çocuk isterim, artık evlenelim derim; sen sonra anne ol dersin… Nasıl anlaşacağız biz Emir?
Emir: Ne demek nasıl anlaşacağız aşk böceğim?  Bak hükümete, dörtlü koalisyon kurdular, gül gibi geçinip gidiyorlar... Biz iki kişi mi anlaşamayacağız?
Name: Aklını hükümetle bozmuşsun sen Emir, hükümeti düşündüğün kadar beni düşünmüyorsun! İki de bir de lafı getirip hükümete, icraata bağlıyorsun. Ben seninle evlenemem Emir, söz yüzüğümüzü atacağım ben, al istemem artık!
Emir: Canım, aklını mı kaçırdın sen Allah aşkına? Bir emirname ve evlilik konusunun aramızda bu kadar büyük bir soruna yol açacağını tahmin edemezdim… En sonunda bu da oldu.
Name: Vallahi senin ipinle kuyuya inmem ben! Bu memleket kırk senede kırk hükümet gördü, biri yapar, öbürü bozar… Emirname iptal olacakmış da arazi değerlenecekmiş de, ölme eşeğim ölme beni yollarda koyma!  Bu memlekette yarın ne olacak belli değil, belirsiz bir gelecek istemiyorum, zengin koca bulmaya gidiyorum ben Emir Bey, hadi hoşça kal!

Yazan: Serkan Sürek / 
Yayın: Tantana Mizah Dergisi, Sayı:85
Tarih: 12.12.2018

17 Ocak 2019 Perşembe

KARİKATÜR

Yayın: Yeni Bakış Gazetesi


Σχετικά με μένα

Σχετικά με μένα

Σχετικά με μένα

Ο Serkan Sürek γεννήθηκε το 1973 στη Σμύρνη. Από το 1997 διδάσκει γεωγραφία στη Βόρεια Κύπρο. Είναι παντρεμένος και έχει δύο παιδιά. (Βόρεια) Τα κινούμενα σχέδια του έχουν δημοσιευθεί σε πολλές εφημερίδες από το 2003 στην Κύπρο. Παγκόσμιους πολέμους το 2009! άνοιξε την πρώτη του προσωπική έκθεση καρτούν. Είναι μέλος του Συνδέσμου Τουρκοκυπρίων Cartoonist. Υπάρχουν 5 διεθνή βραβεία. Ο γελοιογράφος είναι γνωστός στη Βόρεια Κύπρο με ζωντανά σχέδια καρτούν με πορτρέτο. Το Bıcırıklar έχει σχεδιάσει τη σειρά κινουμένων σχεδίων κινούμενων σχεδίων Deli Mesut. Γράφει ιστορίες χιούμορ. Προετοιμάζει μια σελίδα με το όνομα του "Cartoon Workshop" για περίπου 2 χρόνια στην εφημερίδα Yeni Bakiş. Πρόσφατα ετοιμάζει μια σελίδα εργαστηρίου χιούμορ για το εβδομαδιαίο περιοδικό Tantana Mizah. Σχεδιάζει καρικατούρες στην πολιτική ατζέντα της Κύπρου και γράφει ιστορίες χιούμορ.



10 Ocak 2019 Perşembe

ÖYKÜ




KARPAZ OTONOM EŞEK YÖNETİMİ
Cengiz Bey, arabasıyla polis barikatına yaklaştı. Barikat gönderinde, yeşil bayraktaki siyah eşek figürü dalgalanıyordu. Polis, otomatik bariyerle yolu kapadı. Cengiz Bey, kimliğini polise uzattı. Polis, sürücünün kimliğini inceledi ve  “geçebilirsin” anlamında başını sallayıp kuyruğunu sağa sola doğru hızlıca savurdu. Cengiz Bey, arabasının vitesini takıp hareket etti, Karpaz tarafına doğru yoluna devam etti.
xxx
Karpaz Milli Parkındaki eşekler bir turizm değeri olarak ülke tanıtımında kullanılıyordu ve güya devlet koruması altındaydılar. Ancak özgür eşekler aslında çaresiz ve perişanlardı. Zavallı hayvanların korunacakları ne bir ahırları vardı, ne de onlara düzenli yem veren bakıcıları… Karpaz ’da bardağı taşıran son damla, eşeklerle ilgili bir haber oldu. Haberde; Karpaz eşeklerinden iki tanesinin açlıktan ve hastalıktan öldüğü, ilgisizlik nedeniyle ölü eşeklerin on gün sonra bulunduğu yazıyordu. Haberi gazeteden okuyan Kara Kaçan çok sinirlendi:
“Arkadaşlar, yeter! Artık insanlarla onların anladığı dilden konuşacağız. Karpaz ’da kaderimize terk edilmiş durumdayız! Sadece biz değil; bu yöredeki insanlar da aynı kötü koşullarda yaşıyor. Bundan kurtulmanın tek bir yolu var: Bağımsızlık! Hepimiz, birlik olacağız, yöre insanının da desteğini alıp otonom bir yönetim kuracağız. Başka çare yok! Kurtulmak yok tek başına, ya hep beraber, ya hiçbirimiz!” dedi. Bütün eşekler anırarak, bu büyük isyanı selamladı. Bu direniş; yörede olacakların önemli bir habercisiydi. Eşeklerden Uzun Kulak bir soru sordu: “Kara Kaçan, bu isyanı elbette destekleyeceğiz. Peki, bunu nasıl başaracağız?” . Kara Kaçan yüksek ve kararlı bir sesle: “Öncelikle bizi hapseden dikenli tellerden kurtulacağız.  İnsanların dilinde broşürler hazırlayıp isyanımızın gerekçelerini onlara anlatacağız. Onları örgütleyip isyanı tüm Karpaz’ a yayacağız, Karpaz Otonom Yönetimi’ni kuracağız. İşte, o zaman gerçekten özgür olacağız” dedi. Eşeklerin anırması coşkuyla iki katına çıkmıştı.
Ertesi gün hemen harekete geçtiler. Dikkat çekmemek için gece çalışıyorlardı. Öncelikle kendilerini çeviren dikenli telleri kopardılar. Hiç kimse, onlardan şüphelenmedi, Karpaz’da eşeklerin ciddi işlere girişip “otonom yönetim” kurmak isteyeceği kimin aklına gelebilirdi ki? Eşeklerden İnatçı, isyanın 14. gecesi Dipkarpaz Köyüne ulaşmıştı. İnatçı, kendilerini çok seven 12 yaşındaki Pembe’nin evine geldi, evlerinin kapısına hafifçe vurdu ve uzunca anırdı. Yatağından uyku sersemi kalkan Pembe kapıyı açtı, İnatçı’yı tanımıştı: “Burada ne arıyorsun İnatçı? Sen bu kadar yolu nasıl yürüdün?” dedi. İnatçı gözlerini açıp konuşmaya başladı:  “ Dinle Pembe, biz eşekler hep beraber bir isyan başlattık. Karpazdaki tüm köyleri de bu isyana katmak istiyoruz. Karpaz’ı otonom bir yönetime dönüştüreceğiz” dedi.  Küçük Pembe şaşırdı: “Otonom yönetime mi? Peki, insanları nasıl ikna edeceksiniz?” dedi. İnatçı: “ Bunun için broşürler hazırlayıp isyanımızın gerekçelerini açıklayacağız. Bize yardımcı olmanı istiyoruz” dedi. Pembe, her şeyi ertesi sabah, babasına anlattı. Babası kızının anlattıklarından çok etkilenmişti: “ Kızım, bu anlattıkların gerçek mi? Eşek, gerçekten konuştu mu? Ne dedin sen? Otonom yönetimi mi kurmak istiyorlarmış ?” dedi, hayret ederek. Pembe: “Baba, yemin ederim doğru söylüyorum. Eşek konuştu, çaresiz kaldıkları için bizim anlayacağımız dilden konuşmak zorunda kaldıklarını söyledi ve bağımsızlık planlarını anlattı” .“ Kızım, eşekler haksız da sayılmazlar” dedi babası. “Biz Karpazlılar, 50 senedir hep üvey evlat ilgisi gördük. Devletin gözünde Karpaz, hep sürgün yeri oldu. Öğretmen, doktor, memur ayrılacağı günün hesaplarını yaptı hep” dedi. “Bu yörede iş olmadığı için çalışamadık, fakirlik belimizi büktü” diye konuştu sesi titreyerek. “Tamam, kızım” dedi. “Artık kendi çözümlerimizi kendimiz yaratmalıyız. Bizim de bu zavallı eşeklerden pek bir farkımız yok. Devlet bizi gözden çıkardığına göre, biz de eşeklerle beraber ayrı bir otonom yönetim kurmalıyız, eşeklere sonuna kadar destek olacağız”, dedi. İki ayın sonunda Karpaz yöresindeki tüm köyler sessizce örgütlenmişti. Otonom bir yönetime kavuşma hayali, herkesi heyecanlandırmıştı.  Köylüler, bir yandan otonom yönetim hazırlıklarını yürütürken öte yandan eşeklerle ilgilendiler. Onların barınma, beslenme ve sağlık sorunlarını çözdüler. Fiziki olarak toparlanan hayvanlar, boğa kadar güçlendiler. Köylüler, imece usulü çalışarak, Karpaz Yarımadasının kuzeyinden güneyine kadar dikenli sınır telleri çektiler. Karayolları üzerinde barikatlar kurdular, polis kontrol kulübeleri oluşturdular. Kıbrıs’ı ortasından ikiye ayıran “Yeşil Hat” tan sonra bir de Karpaz Yarımadasını ayıran bir sınır oluşmuştu. Artık ok yaydan çıkmıştı, Karpaz ayrılıyordu.
Eşekler, tüm Karpaz köylülerini, Balalan Köyünde topladılar. Yaklaşık on beş bin kişinin toplandığı heyecanlı bir kalabalık vardı. Eşeklerin lideri cesur Kara Kaçan kürsüye çıktı, mikrofona yaklaştı: “Sayın Karpazlılar” dedi. “Yaklaşık iki aydır sürdürdüğümüz hazırlıkların sonuna geldik. Bu süre içinde insan ve hayvan dayanışmasıyla nelerin başarılabileceğini herkese gösterdik. Yarın, 1 Mayıs 2024 tarihinde Karpaz sakinleri olarak bağımsızlığımızı ilan edeceğiz. Artık Karpaz Otonom Yönetimi çatısı altında yaşayacağız, hepimize hayırlı olsun” .Halk, coşku ve tezahüratlar eşliğinde “en büyük başkan, Kara Kaçan” diye tempo tutmaya başladı. Kalabalığın en önünde bulunan Kemal Bey, Kara Kaçan’a doğru yaklaştı, elinde Karpaz’ı temsil eden kolye şeklinde büyük bir anahtar vardı: “ Kara Kaçan Bey, bu direnişi siz eşekler başlattınız. Bu ayrı yönetimin doğuşunda emekleriniz çok büyüktür. Biz sizin yönetiminiz altında yaşamayı istiyoruz. Lütfen bu isteğimizi kırmayın ” dedi. Karpaz’ı temsil eden anahtar kolyeyi Kara Kaçan’ın boynuna taktı. Kara Kaçan halka baktı, tezahürat büyüktü, herkes bunu istiyordu. Eşekler de memnundu. Karakaçan sırıttı, bu kararı onaylar gibiydi, kendinden emin bir şekilde konuştu: “Biz eşeklere duyduğunuz güven için hepinize çok teşekkür ederiz. Bizim yönetimimizde hepiniz özgür ve mutlu yaşayacaksınız, hepimize hayırlı ve uğurlu olsun” dedi.
xxx
Cengiz Bey, seyahatinin sonunda nihayet Apostolos Andreas Manastırı meydana geldi, aracını durdurdu. Karpaz Otonom Eşek Yönetimi ilanının üzerinden on sene geçmişti. Otonom Yönetimin lideri Kara Kaçan üç sene önce ölmüştü. Karpazlılar ona olan bağlılıklarını göstermek için büyük bir heykelini yapıp meydana dikmişlerdi. Eşek heykelinin önüne gelen Cengiz Bey, saygıyla eğilip diz çöktü, lider Kara Kaçan heykelinin gözlerine bakarak: “Kara Kaçan, seni saygıyla anıyorum. Karpaz’ın kalkınmasında, büyük fedakârlıklarda bulundun, Karpaz senin idarende sonra çok gelişti. Karpaz yöresinde devletin var olduğunu, herkese hissettirdin, Allah senden razı olsun” dedi. Cengiz Bey, Kuzey Kıbrıs’ta yaşayan, icraat yapmayıp konuşan, mevkii ve menfaat düşkünü politikacılardan bıkıp usanmış bir vatandaştı. Ülkesinin dibe vurduğunu, devletinin hizmet veremediğini görüyordu. Diz çöktüğü yerden kalktı, ağır adımlarla arabasına doğru yürürken birden geriye döndü ve Kara Kaçan’ a doğru son kez seslendi:
-“İnşallah bir gün Kuzey Kıbrıs’ı da siz yönetirsiniz!”

Yazan: Serkan Sürek
Yayın: Tantana mizah dergisi
Sayı: 84, Tarih: 5.12.2018

9 Ocak 2019 Çarşamba

KARİKATÜR RÖPORTAJ

Kapak  : Kıbrıs Gazetesi Yeni Ekran eki 2013

Yayın : Kıbrıs Gazetesi, Yeni Ekran eki röportaj 2013

7 Ocak 2019 Pazartesi

ABOUT ME


Serkan Sürek was born in 1973 in Turkey. He has been a geography teacher in Northern Cyprus since 1997. He lives in Famagusta. He is married and has two children. He started drawing cartoons when he was a kid. His first caricature was published in Yeni Asır, the local newspaper of İzmir. Since 2003, his cartoons have been published in many newspapers and magazines in North Cyprus. He is a member of Cyprus Turkish Cartoonists Association and FECO Cyprus. The cartoonist has 5 international awards.
Today, Serkan Sürek, who draws cartoons and humor stories in the humor magazine of Tantana, and also teaches young people about cartoons and humor.

KARİKATÜR

Yayın: Tantana Mizah Dergisi

6 Ocak 2019 Pazar

KARİKATÜR

Yayın: Yeni Bakış Gazetesi

ÖYKÜ



ELENİ’Yİ BEKLEYEN ZWARTKOP ÇİÇEKLERİ
1968, İlkbahar
Otuz yaşındaki Limasollu Eleni, Famagusta’nın  Varosha  semtine gelin gelmişti. Burası 1960’ların başından beri Doğu Akdeniz’in incisiydi. Lüks otelleri, bembeyaz kumsalı ve uzun sahili, modern villaları, bar ve restoranlarıyla Avrupa’lı turistleri ağırlıyordu. Balıkçılık yapan kocası Stefanos, geceleri yakamozda Akdeniz’in mavi sularında avlanıyordu ve ailenin geçimini sağlıyordu. Yaşadıkları -Stefanos’un babasından miras kalan- ev oldukça genişti. Semt kilisesinin yanında; kırmızı kiremit çatılı, sarı renkli iki katlı bir evdi bu. Üst kattaki yatak odalarındaki güneş gören üç küçük balkon, çiçekçiden aldığı Zwartkop bitkileri için uygun diye düşündü Eleni… On iki  Zwartkop gövdesini saksılara aralıklarla ekti ve suladı.
1976, Yaz
1974’teki savaşın üzerinden iki sene geçmişti. Eleni ve Stefanos savaş sırasında Varosha’dan kaçarak Limasol’a göç etmişlerdi. Yaşadıkları Varosha semtinin denize yakın kısmı, yerleşmeye kapatılmıştı. Buraya artık  “Kapalı Maraş” deniyordu. Evleri, Kapalı Maraş’ın dikenli tellerle çevrili sınırın kenarında kalmıştı. Tam evlerinin yanında, Türkçe, Rumca ve İngilizce yazılmış bir askeri uyarıcı levha vardı:” Yasak bölge girilmez!”.
 Terk edilmiş evlerinin üst kat balkonlarındaki Zwartkop bitkileri, bakımsızlığa ve susuzluğa rağmen kurumamışlardı. Nemli geceler boyunca oluşan çiğ damlalarından beslenen yaprakları ve gövdeleri sayesinde hayatta kalmayı başarmışlardı
1984, Sonbahar
On yıldır, Kapalı Maraş’ta adeta zaman durmuştu sanki... Kaderine terk edilen sarı iki katlı ev, bakımsızlıktan yıpranmıştı. Evin çatı kısmında çökmeler olmuştu. Binanın dış sarı cephesinde sıvalar dökülmeye başlamıştı. Kapıları ve pencereleri kırılmış, eski ve harabe bir eve dönüşmüştü. Evde yaşama dair tek kanıt, halen hayatta kalan ve bir umut Eleni’yi bekleyen Zwartkop çiçekleriydi.
2018, Kış
Kıbrıs’ta kapıların açılmasından on beş yıl sonra, Kapalı Maraş’ın yanı başındaki Derinya sınır kapısı da açılmıştı. On sene önce eşini kaybeden Eleni haberi gazetede okuyunca heyecanlandı, tüm cesaretini topladı; Limasol’dan yola çıkarak önce Derinya’ya vardı, oradan da Türk kesimine geçerek Mağusa’ya geldi. Evini bulması çok zor olmadı… Otuzlu yaşlarda bıraktığı evine seksenli yaşlarda dönmüştü. Kocasıyla kurduğu mutlu yuva işte burasıydı. Bakımsızlıktan harabeye dönmüş iki katlı sarı evinin önündeydi. Uzun süre üst balkondaki Zwartkop bitkilerine baktı, gözlerine inanamıyordu; ektiği çiçekler hala yaşıyordu. Uzun süre balkondaki çiçeklere bakarak ağladı. Büyük bir hüzünle şehrine geri döndü…

2020, İlkbahar
Limasolda’ki Eleni’nin mermer mezarı üzerinde dikili Zwartkop çiçekleri geçen iki senede büyümüştü. Ilık ilkbahar meltemi eserken,  bir Kırlangıç kuyruk kelebeği çiçeklerin arasından göründü. Onun hasret ve acı yüklü ruhu, bir kelebekte hayat bulmuştu. Siyah, beyaz, mavi benekli, büyük kanatlı göz alıcı kelebek; bahar esintisiyle beraber Varosha’ya doğru uçarak gözden kayboldu…

Yazan: Serkan Sürek
Yayın: Tantana mizah dergisi,
Sayı: 83, Tarih: 28.11.2018



5 Ocak 2019 Cumartesi

KARİKATÜR

Yayın: Mesarya Dergisi


HAKKIMDA



1973 yılında İzmir’de doğdu. İlk-orta ve lise öğrenimini İzmir’de tamamladı. 1997’de Ankara Üniversitesi Coğrafya Bölümünü bitirdi. Aynı yıl KKTC’ye yerleşti. 1997’den beri KKTC’de coğrafya öğretmenliği yapmaktadır. Gazimağusa’ da ikamet etmektedir.  Evli ve 2 çocuk babasıdır.
 Karikatür çizmeye çocukken başladı. İlk karikatürleri Ege Bölgesi gazetesi Yeni Asır’ın mizah eki “GICIK” da yayımlandı. Kıbrıs’ta 2003’den günümüze kadar karikatürleri çeşitli gazetelerde yayımlandı. (Halkın Sesi, Havadis, Kıbrıs, Haberdar, Vatan, Yeni Düzen, Afrika gazeteleri, Yeni bakış Gazeteleri)     14-18 Aralık 2009 tarihinde Lefkoşa Saçaklı Ev’de (Dünya savaşlarına hayır!) kavramıyla ilk kişisel karikatür sergisini açmıştır. Kıbrıs Türk Karikatürcüler Derneği üyesidir.
            Ulusal ve uluslararası karikatür sergilerine ve yarışmalarına katılan çizerin 5 uluslararası ödülü bulunmaktadır: 4. Uluslararası Yeni Boğaziçi Pulya festivali.( En genç karikatürist ödülü-2011),  5. Yeni Boğaziçi Pulya festivali. (Altın Pulya ödülü-2012), Girne Belediyesi 5. Uluslararası Zeytin Karikatürleri yarışması Finalist diploması (2016),  Planet Calling SOS! Dünya çevre sorunları uluslararası karikatür yarışması Finalist diploması Berlin- Almanya(2018), Arı ve arıcılık konulu uluslararası karikatür yarışması finalist diploması Dolyna-Ukrayna.(2018)
Çizer, 2011’den günümüze Kuzey Kıbrıs’ta Gazimağusa, Lefkoşa, Girne, Güzelyurt ve İskele çevresindeki birçok festivale ve okul şenliklerine katılarak canlı portre karikatür çizimleri yapmıştır. 2012 yılında Kıbrıs Kanal T’de (İki Kelime) adlı TV programında 12 hafta konukların canlı portre karikatürlerini çizmiştir. Kuzey Kıbrıs’ta yeni bir çizgi bant karikatürü (Bıcırıklar)  yaratmıştır. Ayrıca kısa bir süre (Deli Mesut) adını verdiği işsiz bir üniversite mezununun durumunu anlatan başka bir çizgi bant serisi de çizmiştir. Bu çizgi bant karikatürleri, 2013 Ekim ayından 2016 Haziran ayına kadar Kuzey Kıbrıs’taki Mesarya dergisinde (Babutsa dikeni) adını verdiği mizah sayfalarında yayımlanmıştır. Çizer, karikatürün yanında kısa mizah (gülmece) öyküleri de yazmaya başlamıştır. 19 kısa mizah öyküsü, Kuzey Kıbrıs’ta Afrika gazetesinin (Afrika Pazar) sanat ekinde yayımlanmıştır. Serkan Sürek, 2016-2018 yılları arasında 95 hafta, Yeni bakış Gazetesinde (karikatür atölyesi) adıyla haftalık bir mizah sayfası hazırlamıştır.2018 Kasım ayından itibaren her hafta Vatan Gazetesi mizah eki Tantana ’da (Mizah atölyesi) adıyla karikatürleri ve kısa mizah öyküleri yayımlanmaktadır.
            Bir eğitimci olarak hedefleri arasında gençlere karikatür sevgisini aşılamak ve yeni bir karikatürcü neslin yetişmesine katkı koymak vardır. Bu amaç doğrultusunda 3 yıl Mağusa Kültür Derneğinde karikatür eğitmenliği yapmıştır. 2015-2016 öğretim yılından beri görev yaptığı Namık Kemal Lisesi’nde Karikatür Atölyesi kurup öğrenci yetiştirmeye başlamıştır. Uygun zamanlarda okullarda bu konuda öğrencilere seminerler sunmaktadır.


TANTANA MİZAH DERGİSİ

Tantana mizah dergisi (Vatan Gazetesi eki) Her çarşamba yayınlanır.


Kapak karikatürü: Serkan Sürek, Sayı:82


4 Ocak 2019 Cuma

ÖYKÜ



NARKOTİK KÖPEĞİ ZEYTİN


Adım Zeytin. 3 yaşındayken kamu görevlisi olarak KKTC narkotik şubesinde göreve başladım. Doğrusunu isterseniz sokaklar sahipsiz köpeklerle dolup taşarken, bu köpekler arasından ben seçildim. Tercih edilmemde yeteneklerim yanında eski başbakanının köpeği olmamın da etkisi oldu tabii... Başbakanının beni sahiplenmesi için çok peşinden koştum. En nihayetinde beni evine aldı… Aslında, narkotik köpeği olmayı ben istemedim. Başbakanının evini korumakla görevli bir polisin dikkatini çektim. (Diğer tüm Labradorlar gibi hızlı, hareketli, oyuncu bir yaradılışa sahibim. Burnum çok iyi koku alır. Sezgilerim de güçlüdür. Biraz övünmek gibi olacak ama oldukça da zekiyimdir.) Bu yönlerim fark edilince, polis; narkotik şubeden bir köpeğe ihtiyaç olduğu haberini başbakanın eşine söyledi. Hanımefendi beni pek sevmezdi, bunu duyunca beni evden göndermek için başbakanı ikna etti. Kamu Hizmeti Komisyonu münhal açtı. Açılan münhale yüzlerce köpek başvurdu fakat benim işe alınacağım garantiydi. Yani açılan münhal sınavı formaliteydi. Sınavı kazandım. 2010 yılından beri Lefkoşa narkotik polisine bağlı çalışıyorum. Dikmen’deki narkotik şubeye bağlı köpek eğitim merkezinde bir yıl süreyle sıkı bir eğitim aldım. Sezgilerim güçlüdür. Orada bütün uyuşturucuları koklayıp tanıdım… Ama artık canıma tak etti, şimdi Ercan’da tek başıma grevdeyim! Yahu, Kuzey Kıbrıs’ta kamu görevlisi olmanın ne demek olduğunu bilmiyor musunuz? Karpuz yatarak büyür, bizim devlet memurları el ense yatarak maaş alır! Ben tam 6 yıldır gece-gündüz demeden Ercan’da çalışıyorum. Bir günden bir güne nezle oldum, işe gelmem demedim. Veteriner Savaş Abi’den sahte hasta raporu almadım. Yurtdışından gelen yolcuların poposunu, çorabını, bavulunu koklamaktan burnum yara oldu; buna rağmen sadık bir Labrador olarak gıkım çıkmadı. Bulup yakaladığım esrarı, eroini, bonzaiyi toplayıp bavullara koysanız uçak kargosuna sığmaz. Bunun karşılığında ben ne aldım? “Aferin Zeytin”,  deyip başımı okşayan polis Uğur Abi’nin verdiği bir kutu köpek maması… İddia ederim ki Kuzey Kıbrıs’ta kamu görevlileri içinde en çok çalışan benim. 24 saat göreve hazır beklerim. Bazen içimden bu kadar çalışmaya değer mi diye sorarım. Müşavirlere bakın, evde oturup 10 bin TL maaşı cebe indiriyorlar… Zavallı ben! Dilim beş karış dışarda kan ter içinde çalışırım. Bana harcanan aylık mama parasını toplasanız 1,000 TL etmez. Kusura bakmasınlar ben bu kadar ucuza gitmem! Eşit işe eşit ücret benim de hakkım değil mi?  Köpeksem köle miyim? Ben de dolgun maaş karşılığı et isterim… Ah! Ah! Uyuşturucu baronlarından ne pirzolalı, köfteli rüşvet teklifleri aldım… Fakat onurlu bir köpeğim, bu ahlaksız tekliflerin tümünü burnumun tersiyle ittim. Şimdi emekli olmaya zorlanıyorum. Düşenin dostu olmaz derler… Vallahi doğruymuş! Şimdi yeni başbakanın emriyle narkotik şubeye alınan Zeyna’yı popüler yapmaya çalışıyorlar. Baskılar beni yıldıramaz! Hakkımı alana kadar Ercan’daki dedektörlük görevimi bırakıyorum! Kuzey Kıbrıs uyuşturucu cenneti olmadan özlük haklarımın sağlanması konusunda hükümeti göreve davet ediyorum...

Yazan: Serkan Sürek
Yayın: Tantana Mizah Dergisi,
Sayı: 82, Tarih: 21.11.2018

KARİKATÜR

Yayın: Yeni Bakış Gazetesi


3 Ocak 2019 Perşembe

KARİKATÜR

Yayın: Yeni Bakış Gazetesi


Yayın: Yeni Bakış Gazetesi


Yayın: Yeni Bakış Gazetesi


2 Ocak 2019 Çarşamba

ÖYKÜ




BADADEZ CUMHURİYETİ

Bir varmış, bir yokmuş,
Badadez Cumhuriyetinde
iş bilmez çokmuş…
xxx
Ülkede badadez
 bulunmaz olmuş,
vatandaşın pazarda,
gözleri dolmuş.
xxx
Pazarcı, badadez
 altındır demiş,
Növber Deyze, gendini
gramla yemiş.
xxx
Bakan demiş; “badadez yoğsa
 napayım size”
“kilerde çok,
gelin götüreyim bize”
xxx
Gat kravat bakan,
sınıfta kalmış
koyunların yanında
saksafon çalmış.
xxx
Badadez Cumhuriyeti bu,
olmaz mı hiç badadez,
ekim yoğsa yeterli
ne badadez, ne da bullez.
xxx
Badadez gazzık oldu,
fiyatı tam yirmi beş
alan yok ki çürüdü,
 hepsi ziyan, hepsi leş.
xxx
Hade gelin beraber
 badadezi ekelim,
yüzsüz tüccar utanmaz,
kabusuna girelim.
xxx
Badadez sarı altın,
 değerini bilelim
açık musluk altında
toprağını silelim.
xxx
Yazan: Serkan Sürek
Yayın: Tantana Mizah Dergisi,
 Sayı: 81, Tarih: 14.11.2018

KARİKATÜR

Yayın: Yeni Bakış Gazetesi


Yayın: Yeni Bakış Gazetesi


Yayın: Yeni Bakış Gazetesi


Cartoon by Serkan Sürek International cartoon competition on bee and beekeeping  Dolyna-Ukraine. (2019)