NARKOTİK KÖPEĞİ ZEYTİN
Adım Zeytin. 3 yaşındayken kamu görevlisi olarak KKTC narkotik
şubesinde göreve başladım. Doğrusunu isterseniz sokaklar sahipsiz köpeklerle
dolup taşarken, bu köpekler arasından ben seçildim. Tercih edilmemde yeteneklerim
yanında eski başbakanının köpeği olmamın da etkisi oldu tabii... Başbakanının beni
sahiplenmesi için çok peşinden koştum. En nihayetinde beni evine aldı… Aslında,
narkotik köpeği olmayı ben istemedim. Başbakanının evini korumakla görevli bir
polisin dikkatini çektim. (Diğer tüm Labradorlar gibi hızlı, hareketli, oyuncu
bir yaradılışa sahibim. Burnum çok iyi koku alır. Sezgilerim de güçlüdür. Biraz
övünmek gibi olacak ama oldukça da zekiyimdir.) Bu yönlerim fark edilince, polis;
narkotik şubeden bir köpeğe ihtiyaç olduğu haberini başbakanın eşine söyledi.
Hanımefendi beni pek sevmezdi, bunu duyunca beni evden göndermek için başbakanı
ikna etti. Kamu Hizmeti Komisyonu münhal açtı. Açılan münhale yüzlerce köpek
başvurdu fakat benim işe alınacağım garantiydi. Yani açılan münhal sınavı
formaliteydi. Sınavı kazandım. 2010 yılından beri Lefkoşa narkotik polisine
bağlı çalışıyorum. Dikmen’deki narkotik şubeye bağlı köpek eğitim merkezinde
bir yıl süreyle sıkı bir eğitim aldım. Sezgilerim güçlüdür. Orada bütün
uyuşturucuları koklayıp tanıdım… Ama artık canıma tak etti, şimdi Ercan’da tek
başıma grevdeyim! Yahu, Kuzey Kıbrıs’ta kamu görevlisi olmanın ne demek
olduğunu bilmiyor musunuz? Karpuz yatarak büyür, bizim devlet memurları el ense
yatarak maaş alır! Ben tam 6 yıldır gece-gündüz demeden Ercan’da çalışıyorum.
Bir günden bir güne nezle oldum, işe gelmem demedim. Veteriner Savaş Abi’den
sahte hasta raporu almadım. Yurtdışından gelen yolcuların poposunu, çorabını,
bavulunu koklamaktan burnum yara oldu; buna rağmen sadık bir Labrador olarak
gıkım çıkmadı. Bulup yakaladığım esrarı, eroini, bonzaiyi toplayıp bavullara
koysanız uçak kargosuna sığmaz. Bunun karşılığında ben ne aldım? “Aferin Zeytin”, deyip başımı okşayan polis Uğur Abi’nin
verdiği bir kutu köpek maması… İddia ederim ki Kuzey Kıbrıs’ta kamu görevlileri
içinde en çok çalışan benim. 24 saat göreve hazır beklerim. Bazen içimden bu
kadar çalışmaya değer mi diye sorarım. Müşavirlere bakın, evde oturup 10 bin TL
maaşı cebe indiriyorlar… Zavallı ben! Dilim beş karış dışarda kan ter içinde
çalışırım. Bana harcanan aylık mama parasını toplasanız 1,000 TL etmez. Kusura
bakmasınlar ben bu kadar ucuza gitmem! Eşit işe eşit ücret benim de hakkım
değil mi? Köpeksem köle miyim? Ben de
dolgun maaş karşılığı et isterim… Ah! Ah! Uyuşturucu baronlarından ne pirzolalı,
köfteli rüşvet teklifleri aldım… Fakat onurlu bir köpeğim, bu ahlaksız
tekliflerin tümünü burnumun tersiyle ittim. Şimdi emekli olmaya zorlanıyorum. Düşenin
dostu olmaz derler… Vallahi doğruymuş! Şimdi yeni başbakanın emriyle narkotik
şubeye alınan Zeyna’yı popüler yapmaya çalışıyorlar. Baskılar beni yıldıramaz! Hakkımı
alana kadar Ercan’daki dedektörlük görevimi bırakıyorum! Kuzey Kıbrıs
uyuşturucu cenneti olmadan özlük haklarımın sağlanması konusunda hükümeti
göreve davet ediyorum...
Yazan: Serkan
Sürek
Yayın: Tantana
Mizah Dergisi,
Sayı: 82, Tarih: 21.11.2018
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder