![]() |
Yayın: Mesarya Dergisi |
Bu blogda karikatürcü ve kısa mizah öykücüsü Serkan Sürek'in Kıbrıs Türk Basınında yayınlanmış karikatürleri ve mizah öyküleri yer alır. In this blog, cartoonists and short humor storyteller Serkan Sürek published cartoons and humor stories published in the Turkish Cypriot press.
28 Ocak 2019 Pazartesi
27 Ocak 2019 Pazar
25 Ocak 2019 Cuma
24 Ocak 2019 Perşembe
23 Ocak 2019 Çarşamba
20 Ocak 2019 Pazar
19 Ocak 2019 Cumartesi
ÖYKÜ
EMİR NAME’YLE EVLENECEK Mİ?
Emir, Yeni Boğaziçi köyünde oturan genç, havalı, paralı
bir delikanlı… Uzun boylu, atletik,
esmer, yeşil gözlü, otuzuna yakın… Yakışıklı olduğu için genç kızların yüreğini
hoplatıyor, çapkın çocuk… Name, Mağusa ’da yaşayan, gelecek hayalleri olan
güzel, etine dolgun, sarışın bir kadın… Başarısız bir evlilik deneyimi ardından
ayrılmış, ailesinin yanına dönmüş; çocuğu yok, yeni bir evlilik hayali kuruyor;
o da diğer kadınlar gibi anne olmak istiyor. Aralarında söz kesmişler… Name,
Emir’i evliliğe ikna etmeye çalışırken, Emir sürekli kaçamak yanıtlar vererek
uzatmalı bir aşk ilişkisi peşinde…
Name: Evet, anlat bakalım Emir? Evlendikten sonra nereye
taşınacağız? Beni ne doktorlar, mühendisler istedi de gitmedim… Doğrusu, bana prenses
hayatı yaşatacaksın diye ümit ederim. Evlenip kiralarda sürünmek istemem, annem
de istemez hem… Damat dediğin elini taşın altına koyar, karısını gül gibi
yaşatır der… E, ne yapacağız, nereye yerleşeceğiz evlenince?
Emir: Name ’cim Yeni Boğaziçi’nde babamın bir dönüm arazisi
var, orayı ilerde inşaat şirketine vereceğiz, on katlı apartman yapacak, bize
de üç tane daire verecekmiş… Bekleriz.
Name: Neyi beklersiniz?
Emir: Emirnamenin iptalini bekleriz… Hükümet Mağusa’yla İskele
’de apartman yapılmasın diye bir emirname çıkaracakmış, karar iptal edilsin de
bizim arazi değerlensin diye bekleriz.
Name: Bana ne hükümetten, emirnameden! E, bizim evliliğimiz ne
olacak, ne zaman evleneceğiz Emir biz? Ben senin umurunda mıyım? Bizim
evliliğimiz hükümete mi bağlıdır yani? (Ühü ühü ühü…)
Emir: Ağlama aşkım, tabi ki umurumdasın, hem de her zaman… Ama
her şeyin bir sırası var, her şey hal usul inan… Acele evlenip de ne yapacağız?
Şeker suya mı düştü?
Name: Acele evlenip de ne yapacakmışız, lafa bak! Otuz beş yaşıma
geldim Emir Bey! Ne zaman anne olacağım ben? Yaşım geçiyor yaşım!
Emir: Yahu, biraz geç anne olursan ne olur tatlım? Hem hayat
tecrüben arttığı için daha iyi bakarsın çocuğumuza, muntazam ilgilenirsin,
ihtiyaçlarını daha kolay giderirsin.
Name: Ben ev ve çocuk isterim, artık evlenelim derim; sen sonra
anne ol dersin… Nasıl anlaşacağız biz Emir?
Emir: Ne demek nasıl anlaşacağız aşk böceğim? Bak hükümete, dörtlü koalisyon kurdular, gül
gibi geçinip gidiyorlar... Biz iki kişi mi anlaşamayacağız?
Name: Aklını hükümetle bozmuşsun sen Emir, hükümeti düşündüğün
kadar beni düşünmüyorsun! İki de bir de lafı getirip hükümete, icraata
bağlıyorsun. Ben seninle evlenemem Emir, söz yüzüğümüzü atacağım ben, al
istemem artık!
Emir: Canım, aklını mı kaçırdın sen Allah aşkına? Bir emirname
ve evlilik konusunun aramızda bu kadar büyük bir soruna yol açacağını tahmin
edemezdim… En sonunda bu da oldu.
Name: Vallahi senin ipinle kuyuya inmem ben! Bu memleket kırk
senede kırk hükümet gördü, biri yapar, öbürü bozar… Emirname iptal olacakmış da
arazi değerlenecekmiş de, ölme eşeğim ölme beni yollarda koyma! Bu memlekette yarın ne olacak belli değil,
belirsiz bir gelecek istemiyorum, zengin koca bulmaya gidiyorum ben Emir Bey,
hadi hoşça kal!
Yazan: Serkan Sürek /
Yayın: Tantana Mizah Dergisi, Sayı:85
Tarih: 12.12.2018
17 Ocak 2019 Perşembe
Σχετικά με μένα
![]() |
Σχετικά με μένα |
Σχετικά με μένα
Ο Serkan Sürek γεννήθηκε το 1973 στη Σμύρνη. Από το 1997
διδάσκει γεωγραφία στη Βόρεια Κύπρο. Είναι παντρεμένος και έχει δύο παιδιά.
(Βόρεια) Τα κινούμενα σχέδια του έχουν δημοσιευθεί σε πολλές εφημερίδες από το
2003 στην Κύπρο. Παγκόσμιους πολέμους το 2009! άνοιξε την πρώτη του προσωπική
έκθεση καρτούν. Είναι μέλος του Συνδέσμου Τουρκοκυπρίων Cartoonist. Υπάρχουν 5
διεθνή βραβεία. Ο γελοιογράφος είναι γνωστός στη Βόρεια Κύπρο με ζωντανά σχέδια
καρτούν με πορτρέτο. Το Bıcırıklar έχει σχεδιάσει τη σειρά κινουμένων σχεδίων
κινούμενων σχεδίων Deli Mesut. Γράφει ιστορίες χιούμορ. Προετοιμάζει μια σελίδα
με το όνομα του "Cartoon Workshop" για περίπου 2 χρόνια στην
εφημερίδα Yeni Bakiş. Πρόσφατα ετοιμάζει μια σελίδα εργαστηρίου χιούμορ για το
εβδομαδιαίο περιοδικό Tantana Mizah. Σχεδιάζει καρικατούρες στην πολιτική
ατζέντα της Κύπρου και γράφει ιστορίες χιούμορ.
15 Ocak 2019 Salı
13 Ocak 2019 Pazar
12 Ocak 2019 Cumartesi
10 Ocak 2019 Perşembe
ÖYKÜ
KARPAZ OTONOM
EŞEK YÖNETİMİ
Cengiz Bey, arabasıyla polis barikatına yaklaştı. Barikat
gönderinde, yeşil bayraktaki siyah eşek figürü dalgalanıyordu. Polis, otomatik
bariyerle yolu kapadı. Cengiz Bey, kimliğini polise uzattı. Polis, sürücünün
kimliğini inceledi ve “geçebilirsin”
anlamında başını sallayıp kuyruğunu sağa sola doğru hızlıca savurdu. Cengiz
Bey, arabasının vitesini takıp hareket etti, Karpaz tarafına doğru yoluna devam
etti.
xxx
Karpaz
Milli Parkındaki eşekler bir turizm değeri olarak ülke tanıtımında
kullanılıyordu ve güya devlet koruması altındaydılar. Ancak özgür eşekler aslında
çaresiz ve perişanlardı. Zavallı hayvanların korunacakları ne bir ahırları
vardı, ne de onlara düzenli yem veren bakıcıları… Karpaz ’da bardağı taşıran
son damla, eşeklerle ilgili bir haber oldu. Haberde; Karpaz eşeklerinden iki
tanesinin açlıktan ve hastalıktan öldüğü, ilgisizlik nedeniyle ölü eşeklerin on
gün sonra bulunduğu yazıyordu. Haberi gazeteden okuyan Kara Kaçan çok sinirlendi:
“Arkadaşlar, yeter! Artık insanlarla
onların anladığı dilden konuşacağız. Karpaz ’da kaderimize terk edilmiş
durumdayız! Sadece biz değil; bu yöredeki insanlar da aynı kötü koşullarda
yaşıyor. Bundan kurtulmanın tek bir yolu var: Bağımsızlık! Hepimiz, birlik
olacağız, yöre insanının da desteğini alıp otonom bir yönetim kuracağız. Başka
çare yok! Kurtulmak yok tek başına, ya hep beraber, ya hiçbirimiz!” dedi. Bütün eşekler anırarak, bu büyük
isyanı selamladı. Bu direniş; yörede olacakların önemli bir habercisiydi. Eşeklerden
Uzun Kulak bir soru sordu: “Kara Kaçan,
bu isyanı elbette destekleyeceğiz. Peki, bunu nasıl başaracağız?” . Kara
Kaçan yüksek ve kararlı bir sesle: “Öncelikle
bizi hapseden dikenli tellerden kurtulacağız. İnsanların dilinde broşürler hazırlayıp
isyanımızın gerekçelerini onlara anlatacağız. Onları örgütleyip isyanı tüm
Karpaz’ a yayacağız, Karpaz Otonom Yönetimi’ni kuracağız. İşte, o zaman
gerçekten özgür olacağız” dedi. Eşeklerin anırması coşkuyla iki katına
çıkmıştı.
Ertesi gün hemen harekete geçtiler. Dikkat çekmemek için gece
çalışıyorlardı. Öncelikle kendilerini çeviren dikenli telleri kopardılar. Hiç
kimse, onlardan şüphelenmedi, Karpaz’da eşeklerin ciddi işlere girişip “otonom
yönetim” kurmak isteyeceği kimin aklına gelebilirdi ki? Eşeklerden İnatçı,
isyanın 14. gecesi Dipkarpaz Köyüne ulaşmıştı. İnatçı, kendilerini çok seven 12
yaşındaki Pembe’nin evine geldi, evlerinin kapısına hafifçe vurdu ve uzunca anırdı.
Yatağından uyku sersemi kalkan Pembe kapıyı açtı, İnatçı’yı tanımıştı: “Burada
ne arıyorsun İnatçı? Sen bu kadar yolu nasıl yürüdün?” dedi. İnatçı
gözlerini açıp konuşmaya başladı: “ Dinle Pembe, biz eşekler hep beraber bir
isyan başlattık. Karpazdaki tüm köyleri de bu isyana katmak istiyoruz. Karpaz’ı
otonom bir yönetime dönüştüreceğiz” dedi. Küçük Pembe şaşırdı: “Otonom yönetime mi? Peki, insanları nasıl ikna edeceksiniz?” dedi.
İnatçı: “ Bunun için broşürler hazırlayıp
isyanımızın gerekçelerini açıklayacağız. Bize yardımcı olmanı istiyoruz” dedi.
Pembe, her şeyi ertesi sabah, babasına anlattı. Babası kızının anlattıklarından
çok etkilenmişti: “ Kızım, bu
anlattıkların gerçek mi? Eşek, gerçekten konuştu mu? Ne dedin sen? Otonom
yönetimi mi kurmak istiyorlarmış ?” dedi, hayret ederek. Pembe: “Baba, yemin ederim doğru söylüyorum.
Eşek konuştu, çaresiz kaldıkları için bizim anlayacağımız dilden konuşmak
zorunda kaldıklarını söyledi ve bağımsızlık planlarını anlattı” .“ Kızım,
eşekler haksız da sayılmazlar” dedi babası. “Biz Karpazlılar, 50 senedir hep üvey evlat ilgisi gördük. Devletin
gözünde Karpaz, hep sürgün yeri oldu. Öğretmen, doktor, memur ayrılacağı günün
hesaplarını yaptı hep” dedi. “Bu
yörede iş olmadığı için çalışamadık, fakirlik belimizi büktü” diye konuştu
sesi titreyerek. “Tamam, kızım” dedi. “Artık
kendi çözümlerimizi kendimiz yaratmalıyız. Bizim de bu zavallı eşeklerden pek
bir farkımız yok. Devlet bizi gözden çıkardığına göre, biz de eşeklerle beraber
ayrı bir otonom yönetim kurmalıyız, eşeklere sonuna kadar destek olacağız”,
dedi. İki ayın sonunda Karpaz yöresindeki
tüm köyler sessizce örgütlenmişti. Otonom bir yönetime kavuşma hayali, herkesi
heyecanlandırmıştı. Köylüler, bir yandan
otonom yönetim hazırlıklarını yürütürken öte yandan eşeklerle ilgilendiler.
Onların barınma, beslenme ve sağlık sorunlarını çözdüler. Fiziki olarak toparlanan
hayvanlar, boğa kadar güçlendiler. Köylüler, imece usulü çalışarak, Karpaz
Yarımadasının kuzeyinden güneyine kadar dikenli sınır telleri çektiler.
Karayolları üzerinde barikatlar kurdular, polis kontrol kulübeleri
oluşturdular. Kıbrıs’ı ortasından ikiye ayıran “Yeşil Hat” tan sonra bir de
Karpaz Yarımadasını ayıran bir sınır oluşmuştu. Artık ok yaydan çıkmıştı,
Karpaz ayrılıyordu.
Eşekler, tüm Karpaz köylülerini, Balalan Köyünde
topladılar. Yaklaşık on beş bin kişinin toplandığı heyecanlı bir kalabalık
vardı. Eşeklerin lideri cesur Kara Kaçan kürsüye çıktı, mikrofona yaklaştı: “Sayın Karpazlılar” dedi. “Yaklaşık iki aydır sürdürdüğümüz
hazırlıkların sonuna geldik. Bu süre içinde insan ve hayvan dayanışmasıyla
nelerin başarılabileceğini herkese gösterdik. Yarın, 1 Mayıs 2024 tarihinde
Karpaz sakinleri olarak bağımsızlığımızı ilan edeceğiz. Artık Karpaz Otonom
Yönetimi çatısı altında yaşayacağız, hepimize hayırlı olsun” .Halk, coşku
ve tezahüratlar eşliğinde “en büyük
başkan, Kara Kaçan” diye tempo tutmaya başladı. Kalabalığın en önünde
bulunan Kemal Bey, Kara Kaçan’a doğru yaklaştı, elinde Karpaz’ı temsil eden
kolye şeklinde büyük bir anahtar vardı: “
Kara Kaçan Bey, bu direnişi siz eşekler başlattınız. Bu ayrı yönetimin
doğuşunda emekleriniz çok büyüktür. Biz sizin yönetiminiz altında yaşamayı
istiyoruz. Lütfen bu isteğimizi kırmayın ” dedi. Karpaz’ı temsil eden
anahtar kolyeyi Kara Kaçan’ın boynuna taktı. Kara Kaçan halka baktı, tezahürat
büyüktü, herkes bunu istiyordu. Eşekler de memnundu. Karakaçan sırıttı, bu
kararı onaylar gibiydi, kendinden emin bir şekilde konuştu: “Biz eşeklere duyduğunuz güven için
hepinize çok teşekkür ederiz. Bizim yönetimimizde hepiniz özgür ve mutlu
yaşayacaksınız, hepimize hayırlı ve uğurlu olsun” dedi.
xxx
Cengiz Bey, seyahatinin sonunda nihayet Apostolos Andreas
Manastırı meydana geldi, aracını durdurdu. Karpaz Otonom Eşek Yönetimi ilanının
üzerinden on sene geçmişti. Otonom Yönetimin lideri Kara Kaçan üç sene önce
ölmüştü. Karpazlılar ona olan bağlılıklarını göstermek için büyük bir heykelini
yapıp meydana dikmişlerdi. Eşek heykelinin önüne gelen Cengiz Bey, saygıyla
eğilip diz çöktü, lider Kara Kaçan heykelinin gözlerine bakarak: “Kara Kaçan, seni saygıyla anıyorum.
Karpaz’ın kalkınmasında, büyük fedakârlıklarda bulundun, Karpaz senin idarende
sonra çok gelişti. Karpaz yöresinde devletin var olduğunu, herkese hissettirdin,
Allah senden razı olsun” dedi. Cengiz Bey, Kuzey Kıbrıs’ta yaşayan, icraat yapmayıp
konuşan, mevkii ve menfaat düşkünü politikacılardan bıkıp usanmış bir
vatandaştı. Ülkesinin dibe vurduğunu, devletinin hizmet veremediğini görüyordu.
Diz çöktüğü yerden kalktı, ağır adımlarla arabasına doğru yürürken birden geriye
döndü ve Kara Kaçan’ a doğru son kez seslendi:
-“İnşallah bir gün Kuzey Kıbrıs’ı da
siz yönetirsiniz!”
Yazan: Serkan Sürek
Yayın: Tantana mizah dergisi
Sayı:
84, Tarih: 5.12.2018
9 Ocak 2019 Çarşamba
8 Ocak 2019 Salı
7 Ocak 2019 Pazartesi
ABOUT ME
Serkan Sürek was born in
1973 in Turkey. He has been a geography teacher in Northern Cyprus since 1997.
He lives in Famagusta. He is married and has two children. He started drawing
cartoons when he was a kid. His first caricature was published in Yeni Asır,
the local newspaper of İzmir. Since 2003, his cartoons have been published in
many newspapers and magazines in North Cyprus. He is a member of Cyprus Turkish
Cartoonists Association and FECO Cyprus. The cartoonist has 5 international
awards.
Today, Serkan Sürek, who
draws cartoons and humor stories in the humor magazine of Tantana, and also teaches
young people about cartoons and humor.
6 Ocak 2019 Pazar
ÖYKÜ
ELENİ’Yİ BEKLEYEN
ZWARTKOP ÇİÇEKLERİ
1968,
İlkbahar
Otuz yaşındaki Limasollu
Eleni, Famagusta’nın Varosha semtine gelin gelmişti. Burası 1960’ların
başından beri Doğu Akdeniz’in incisiydi. Lüks otelleri, bembeyaz kumsalı ve
uzun sahili, modern villaları, bar ve restoranlarıyla Avrupa’lı turistleri
ağırlıyordu. Balıkçılık yapan kocası Stefanos, geceleri yakamozda Akdeniz’in
mavi sularında avlanıyordu ve ailenin geçimini sağlıyordu. Yaşadıkları -Stefanos’un
babasından miras kalan- ev oldukça genişti. Semt kilisesinin yanında; kırmızı
kiremit çatılı, sarı renkli iki katlı bir evdi bu. Üst kattaki yatak
odalarındaki güneş gören üç küçük balkon, çiçekçiden aldığı Zwartkop bitkileri için
uygun diye düşündü Eleni… On iki Zwartkop
gövdesini saksılara aralıklarla ekti ve suladı.
1976,
Yaz
1974’teki savaşın
üzerinden iki sene geçmişti. Eleni ve Stefanos savaş sırasında Varosha’dan kaçarak
Limasol’a göç etmişlerdi. Yaşadıkları Varosha semtinin denize yakın kısmı, yerleşmeye
kapatılmıştı. Buraya artık “Kapalı
Maraş” deniyordu. Evleri, Kapalı Maraş’ın dikenli tellerle çevrili sınırın
kenarında kalmıştı. Tam evlerinin yanında, Türkçe, Rumca ve İngilizce yazılmış bir
askeri uyarıcı levha vardı:” Yasak bölge girilmez!”.
Terk edilmiş evlerinin üst kat balkonlarındaki
Zwartkop bitkileri, bakımsızlığa ve susuzluğa rağmen kurumamışlardı. Nemli
geceler boyunca oluşan çiğ damlalarından beslenen yaprakları ve gövdeleri
sayesinde hayatta kalmayı başarmışlardı
1984,
Sonbahar
On yıldır,
Kapalı Maraş’ta adeta zaman durmuştu sanki... Kaderine terk edilen sarı iki
katlı ev, bakımsızlıktan yıpranmıştı. Evin çatı kısmında çökmeler olmuştu.
Binanın dış sarı cephesinde sıvalar dökülmeye başlamıştı. Kapıları ve
pencereleri kırılmış, eski ve harabe bir eve dönüşmüştü. Evde yaşama dair tek
kanıt, halen hayatta kalan ve bir umut Eleni’yi bekleyen Zwartkop çiçekleriydi.
2018,
Kış
Kıbrıs’ta
kapıların açılmasından on beş yıl sonra, Kapalı Maraş’ın yanı başındaki Derinya
sınır kapısı da açılmıştı. On sene önce eşini kaybeden Eleni haberi gazetede
okuyunca heyecanlandı, tüm cesaretini topladı; Limasol’dan yola çıkarak önce
Derinya’ya vardı, oradan da Türk kesimine geçerek Mağusa’ya geldi. Evini
bulması çok zor olmadı… Otuzlu yaşlarda bıraktığı evine seksenli yaşlarda
dönmüştü. Kocasıyla kurduğu mutlu yuva işte burasıydı. Bakımsızlıktan harabeye
dönmüş iki katlı sarı evinin önündeydi. Uzun süre üst balkondaki Zwartkop
bitkilerine baktı, gözlerine inanamıyordu; ektiği çiçekler hala yaşıyordu. Uzun
süre balkondaki çiçeklere bakarak ağladı. Büyük bir hüzünle şehrine geri döndü…
2020,
İlkbahar
Limasolda’ki Eleni’nin
mermer mezarı üzerinde dikili Zwartkop çiçekleri geçen iki senede büyümüştü. Ilık
ilkbahar meltemi eserken, bir Kırlangıç kuyruk
kelebeği çiçeklerin arasından göründü. Onun hasret ve acı yüklü ruhu, bir
kelebekte hayat bulmuştu. Siyah, beyaz, mavi benekli, büyük kanatlı göz alıcı kelebek;
bahar esintisiyle beraber Varosha’ya doğru uçarak gözden kayboldu…
Yazan:
Serkan Sürek
Yayın:
Tantana mizah dergisi,
Sayı:
83, Tarih: 28.11.2018
5 Ocak 2019 Cumartesi
HAKKIMDA
1973 yılında İzmir’de doğdu. İlk-orta ve lise öğrenimini İzmir’de
tamamladı. 1997’de Ankara Üniversitesi Coğrafya Bölümünü bitirdi. Aynı yıl
KKTC’ye yerleşti. 1997’den beri KKTC’de coğrafya öğretmenliği yapmaktadır.
Gazimağusa’ da ikamet etmektedir. Evli
ve 2 çocuk babasıdır.
Karikatür çizmeye çocukken başladı.
İlk karikatürleri Ege Bölgesi gazetesi Yeni Asır’ın mizah eki “GICIK” da
yayımlandı. Kıbrıs’ta 2003’den günümüze kadar karikatürleri çeşitli gazetelerde
yayımlandı. (Halkın Sesi, Havadis, Kıbrıs, Haberdar, Vatan, Yeni Düzen, Afrika
gazeteleri, Yeni bakış Gazeteleri) 14-18
Aralık 2009 tarihinde Lefkoşa Saçaklı Ev’de (Dünya savaşlarına hayır!)
kavramıyla ilk kişisel karikatür sergisini açmıştır. Kıbrıs Türk Karikatürcüler
Derneği üyesidir.
Ulusal
ve uluslararası karikatür sergilerine ve yarışmalarına katılan çizerin 5
uluslararası ödülü bulunmaktadır: 4.
Uluslararası Yeni Boğaziçi Pulya festivali.( En genç karikatürist ödülü-2011), 5. Yeni Boğaziçi Pulya festivali. (Altın
Pulya ödülü-2012), Girne Belediyesi 5.
Uluslararası Zeytin Karikatürleri yarışması Finalist diploması (2016), Planet Calling SOS! Dünya çevre sorunları
uluslararası karikatür yarışması Finalist diploması Berlin- Almanya(2018), Arı ve arıcılık konulu uluslararası
karikatür yarışması finalist diploması Dolyna-Ukrayna.(2018)
Çizer, 2011’den günümüze Kuzey Kıbrıs’ta Gazimağusa, Lefkoşa, Girne,
Güzelyurt ve İskele çevresindeki birçok festivale ve okul şenliklerine
katılarak canlı portre karikatür çizimleri yapmıştır. 2012 yılında Kıbrıs Kanal
T’de (İki Kelime) adlı TV programında 12 hafta konukların canlı portre
karikatürlerini çizmiştir. Kuzey Kıbrıs’ta yeni bir çizgi bant karikatürü
(Bıcırıklar) yaratmıştır. Ayrıca kısa bir süre (Deli Mesut) adını verdiği
işsiz bir üniversite mezununun durumunu anlatan başka bir çizgi bant serisi de
çizmiştir. Bu çizgi bant karikatürleri, 2013 Ekim ayından 2016 Haziran ayına kadar
Kuzey Kıbrıs’taki Mesarya dergisinde (Babutsa dikeni) adını verdiği mizah sayfalarında
yayımlanmıştır. Çizer, karikatürün yanında kısa mizah (gülmece) öyküleri de
yazmaya başlamıştır. 19 kısa mizah öyküsü, Kuzey Kıbrıs’ta Afrika gazetesinin
(Afrika Pazar) sanat ekinde yayımlanmıştır. Serkan Sürek, 2016-2018 yılları
arasında 95 hafta, Yeni bakış Gazetesinde (karikatür atölyesi) adıyla haftalık
bir mizah sayfası hazırlamıştır.2018 Kasım ayından itibaren her hafta Vatan
Gazetesi mizah eki Tantana ’da (Mizah atölyesi) adıyla karikatürleri ve kısa
mizah öyküleri yayımlanmaktadır.
Bir
eğitimci olarak hedefleri arasında gençlere karikatür sevgisini aşılamak ve
yeni bir karikatürcü neslin yetişmesine katkı koymak vardır. Bu amaç
doğrultusunda 3 yıl Mağusa Kültür Derneğinde karikatür eğitmenliği yapmıştır.
2015-2016 öğretim yılından beri görev yaptığı Namık Kemal Lisesi’nde Karikatür
Atölyesi kurup öğrenci yetiştirmeye başlamıştır. Uygun zamanlarda okullarda bu
konuda öğrencilere seminerler sunmaktadır.
TANTANA MİZAH DERGİSİ
4 Ocak 2019 Cuma
ÖYKÜ
NARKOTİK KÖPEĞİ ZEYTİN
Adım Zeytin. 3 yaşındayken kamu görevlisi olarak KKTC narkotik
şubesinde göreve başladım. Doğrusunu isterseniz sokaklar sahipsiz köpeklerle
dolup taşarken, bu köpekler arasından ben seçildim. Tercih edilmemde yeteneklerim
yanında eski başbakanının köpeği olmamın da etkisi oldu tabii... Başbakanının beni
sahiplenmesi için çok peşinden koştum. En nihayetinde beni evine aldı… Aslında,
narkotik köpeği olmayı ben istemedim. Başbakanının evini korumakla görevli bir
polisin dikkatini çektim. (Diğer tüm Labradorlar gibi hızlı, hareketli, oyuncu
bir yaradılışa sahibim. Burnum çok iyi koku alır. Sezgilerim de güçlüdür. Biraz
övünmek gibi olacak ama oldukça da zekiyimdir.) Bu yönlerim fark edilince, polis;
narkotik şubeden bir köpeğe ihtiyaç olduğu haberini başbakanın eşine söyledi.
Hanımefendi beni pek sevmezdi, bunu duyunca beni evden göndermek için başbakanı
ikna etti. Kamu Hizmeti Komisyonu münhal açtı. Açılan münhale yüzlerce köpek
başvurdu fakat benim işe alınacağım garantiydi. Yani açılan münhal sınavı
formaliteydi. Sınavı kazandım. 2010 yılından beri Lefkoşa narkotik polisine
bağlı çalışıyorum. Dikmen’deki narkotik şubeye bağlı köpek eğitim merkezinde
bir yıl süreyle sıkı bir eğitim aldım. Sezgilerim güçlüdür. Orada bütün
uyuşturucuları koklayıp tanıdım… Ama artık canıma tak etti, şimdi Ercan’da tek
başıma grevdeyim! Yahu, Kuzey Kıbrıs’ta kamu görevlisi olmanın ne demek
olduğunu bilmiyor musunuz? Karpuz yatarak büyür, bizim devlet memurları el ense
yatarak maaş alır! Ben tam 6 yıldır gece-gündüz demeden Ercan’da çalışıyorum.
Bir günden bir güne nezle oldum, işe gelmem demedim. Veteriner Savaş Abi’den
sahte hasta raporu almadım. Yurtdışından gelen yolcuların poposunu, çorabını,
bavulunu koklamaktan burnum yara oldu; buna rağmen sadık bir Labrador olarak
gıkım çıkmadı. Bulup yakaladığım esrarı, eroini, bonzaiyi toplayıp bavullara
koysanız uçak kargosuna sığmaz. Bunun karşılığında ben ne aldım? “Aferin Zeytin”, deyip başımı okşayan polis Uğur Abi’nin
verdiği bir kutu köpek maması… İddia ederim ki Kuzey Kıbrıs’ta kamu görevlileri
içinde en çok çalışan benim. 24 saat göreve hazır beklerim. Bazen içimden bu
kadar çalışmaya değer mi diye sorarım. Müşavirlere bakın, evde oturup 10 bin TL
maaşı cebe indiriyorlar… Zavallı ben! Dilim beş karış dışarda kan ter içinde
çalışırım. Bana harcanan aylık mama parasını toplasanız 1,000 TL etmez. Kusura
bakmasınlar ben bu kadar ucuza gitmem! Eşit işe eşit ücret benim de hakkım
değil mi? Köpeksem köle miyim? Ben de
dolgun maaş karşılığı et isterim… Ah! Ah! Uyuşturucu baronlarından ne pirzolalı,
köfteli rüşvet teklifleri aldım… Fakat onurlu bir köpeğim, bu ahlaksız
tekliflerin tümünü burnumun tersiyle ittim. Şimdi emekli olmaya zorlanıyorum. Düşenin
dostu olmaz derler… Vallahi doğruymuş! Şimdi yeni başbakanın emriyle narkotik
şubeye alınan Zeyna’yı popüler yapmaya çalışıyorlar. Baskılar beni yıldıramaz! Hakkımı
alana kadar Ercan’daki dedektörlük görevimi bırakıyorum! Kuzey Kıbrıs
uyuşturucu cenneti olmadan özlük haklarımın sağlanması konusunda hükümeti
göreve davet ediyorum...
Yazan: Serkan
Sürek
Yayın: Tantana
Mizah Dergisi,
Sayı: 82, Tarih: 21.11.2018
3 Ocak 2019 Perşembe
2 Ocak 2019 Çarşamba
ÖYKÜ
BADADEZ CUMHURİYETİ
Bir varmış, bir yokmuş,
Badadez Cumhuriyetinde
iş bilmez çokmuş…
xxx
Ülkede badadez
bulunmaz olmuş,
vatandaşın pazarda,
gözleri dolmuş.
xxx
Pazarcı, badadez
altındır demiş,
Növber Deyze, gendini
gramla yemiş.
xxx
Bakan demiş; “badadez
yoğsa
napayım size”
“kilerde çok,
gelin götüreyim bize”
xxx
Gat kravat bakan,
sınıfta kalmış
koyunların yanında
saksafon çalmış.
xxx
Badadez Cumhuriyeti bu,
olmaz mı hiç badadez,
ekim yoğsa yeterli
ne badadez, ne da
bullez.
xxx
Badadez gazzık oldu,
fiyatı tam yirmi beş
alan yok ki çürüdü,
hepsi ziyan, hepsi leş.
xxx
Hade gelin beraber
badadezi ekelim,
yüzsüz tüccar utanmaz,
kabusuna girelim.
xxx
Badadez sarı altın,
değerini bilelim
açık musluk altında
toprağını silelim.
xxx
Yazan: Serkan Sürek
Yayın: Tantana Mizah Dergisi,
Sayı: 81, Tarih:
14.11.2018
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Cartoon by Serkan Sürek International cartoon competition on bee and beekeeping Dolyna-Ukraine. (2019)

-
Cartoon by Serkan Sürek International cartoon competition on bee and beekeeping Dolyna-Ukraine. (2019)